Bu Blogda Ara

9 Eylül 2010 Perşembe

gidenin ardından

zordur geçmişi hatırlamak
bugün soluklananlar için
dinlemek gibidir kemanın ince seslerini
dünden daha ıslak ,
özlemin için yaşlanan gözlerim
kimse bilmez..
yanımdakine bi anlık sarılmak
senin ruhuna dokunmak gibidir
artık..
nedeni sorulmaktan yoruldu..
duaların okunduğu o günden beri
giden sadece sen miydin?

bak

kimse bilmiyor kimse anlamıyor
bu pencereden 15 yıldır bakıyorum
bu pencereden dısarıyı seyretmek için
uzun bir süre 15 yıl
sen anlıyor musun bilmiyorum..
bir daha bakarmısın dışarı
ne görüyorsun?
gecenin karanlığı dışında?
sessizlik bu duyduğun
ağaçların arasından gözüken ışıltılar mı?
onlar yanıp sönen trafik lambaları
detaylardasın hala...
sarkma pencereden geride dur biraz
geniş bakmaya çalış bu dar camdan
göremedin...
kronik bir hastanın uykusu bu
ya da
oyunda ki perde arası
böyle dediğime bakma
sabah olunca ben de unuturm bu dediklerimi
düzenin parçası olurum bir anda
vapurda çayımı yudumlarken
koşmaya başlarım belli belirsiz bu yolda
bu belli belirsiz yolda olanları
kimse bilmiyor kimse anlamıyor
sen anlayabiliyor musun?..

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Farklıyız

sanki aynıyız farklı olduğumuz kadar
aynı değil midir başlangıcımız ve sonumuz?
farklarımızı benzeterek aynı olmadık mı hiç ?
bazen gerçekten soruyorum
biz ne kadar farklıyız?
yoksa sandığım kadar aynı mıyız?
farkları ve aynıları biz mi yaratırız?
bizler ve onlar gibi
farklılık için mi seçeriz yalnız olmayı
aynı kalabalıktan kaçıyorsak
yalnızlıklarımız da aynı değil midir?
farklı yollarla gittiğimzi aynı sonlar?
sen de soruyorsan kendine bu soruları
sanma ki aynıyız..

6 Ağustos 2010 Cuma

gölge

güneşin yorucu ışıkları
süzülüyor camdan bize doğru
anılarımızı yaratmak için
bitmeyen gölge oyunlarımızda

bir bu köşebeşı bırakılmış bana
almış rüyalarımdaki ormanı ve denizi
çökmüş üstümüze
sonsuza varmadan önceki sakinlik
akşamüstü gölge oyunlarında..

16 Temmuz 2010 Cuma

soru-cevap

Bu ses ?
yersiz bir alkış
O mu ?
rolünü oynar ve gider
Hangisi mi ?
başroldeki
Nerede mi ?
bir mavilik kalıbında
Ne mi arar ?
ucuz özgürlük
Ne mi isterim ?
yüce suskunluk

26 Haziran 2010 Cumartesi

ilerisi için

şimdi tek başıma yürüyorum
güneşin kirlettiği bu tozlu sokaklarda
bazen yalnızlık, bazen kalabalık oluyorum
düşünmekten yoruluyorum ,
dalıyorum derin uykulara
kayboluyorum beyaz rüyalarda
açılıyorum denizlere,ufku olmayan
yamalı yelkenler fora,
kapılmak için özgürlüğün fırtınasına,
ıslatır dalgalar kurutur rüzgar
hafif tebessümlü bu yüzü,
ufka varamadan uyanırken,
anlıyorum sanırım
sadece rüyalarımda kırabildiğim zincirlerim
gerçek hayatta
olmuş vazgeçilmezlerim...

20 Haziran 2010 Pazar

toprak kokusu

ararken zayıf bir gölge
bulduk karanlık
kaçarken beton kumsallardan
bastık yassı çimenlere
içecek suya muhtaçken
başladı yağmur
bastırdı toprak kokusu
bu toprak kokusu
hatırlattı bana unuttuklarımı
artık söyleyebilirim ama
kimseler bilmesin dersen
saklanır ardımda yaz yağmurları
çiziyorum kendime kayıp bir yol
belki kayıp değildir
belli midir ikimizin sonu kadar
ördüğüm bu duvarlar ardında
saklanan çocuk
korktuğu yalnızlığın bağımlısı
uçurtması gidemezken
bu duvarlardan öteye
ne kadar daha kalabilir
kendini tutsak ettiği cennetinde...

15 Haziran 2010 Salı

Neredeler

Arıyorum gibi
Galiba evet
seni arıyorum
Ben neredesin sen
yolun sonunda belki
Trenlerin durmadığı bir istasyonda
Uzak kalabalıklarda
Ben neredesin sen
Bir cuma gününde
İnsansız sokaklarda
Yağmurlu bir kasım gününde
Ben neredesin sen
Sessiz gidişinde
Ağlayan bir çocuğun yanında
Ben neredesin sen
Bir yol göster bana
Öle durma
Bir çıkış göster bana
Ben sen neredesin
bilemesem de
ben seni hep beklerim...

9 Haziran 2010 Çarşamba

Nefessiz Kalmadan

Gerçeği arıyorsan
Hislerin kaybolduysa
Bir nefes çek derince
Bu gece
Bir nefes çek şu havadan
Sıcağa direnirken buzdan kalbin
Bir nefes çek derinden
Boğulurken ruhun bu yakınlıktan
Bir nefes çek güzelce
Özgürlüğümün bu güzel partisinde
Bir nefes çek sıkılmadan
Beklentilerin olmuşsa inancın
Bir nefes daha çek inanarak
Ölmüşlerin ruhları için
Bir nefes daha çek
son nefesine varmadan
bir nefes daha
çek nefesimden...

8 Haziran 2010 Salı

karanlık


Düşerken yağmur taneleri
kaldır yüzünü göğe
Düşlerken giden hayalleri
kapat gözlerini
Hisserken rüzgarın hafifliğini
çek içine derince şehrin nefesini
Bekle şimdi biraz
bekle gelir inan ki
Bu yağmura direnen umutların
mükemmel yenilgiye varmadan
birden farkettim
Burası biraz karanlık
ne getirir ki aydınlık
Peki istermisin karanlık sen
rahatsız ettim hep ben
Annemizin karanlğından
toprağın karanlığına giderken
Göremedik ayrılığın tabiatını
ağlamaya kıyamadık
nefsimizin haksız galibiyetine inandık..

6 Haziran 2010 Pazar

bir an


Bu haziran gecesinde
Serin rüzgarla gelen yağmur
kışı çağrıştırdı bilinçsizce
birden karar verdim
artık yastayız
sandım hala kıştayız
sonra döküldü mısralar
hatırladığım anılarla ...
........
....
Savrulan ruhlarımız yakınlaşırken birbirine
Aklım daralıyor gönlüm özgürlüğe bakıyor
Vakit daralıyor ama sessizliğimiz bitmiyor
Kaçıyorken birbirimizden kesişiyoruz aniden
Yasak edinmişiz bakışmayı
Seviyoruz sessiz kalmayı
Benimseyemedim sensiz olmayı
Yine de hatırlanmalı
O anlar ne kadar kalıcı bilemem
Kim oldukları önemli değil
Yine de anlat bu hikayeyi
....
.......
Hatırladım şimdi artık yazdayız
bir an denize dalmışım
her maviliği sen sanmışım...
yine yanılmışım..

20 Mayıs 2010 Perşembe

Fırtınası tutsak

Ablukaya alınmış bu fırtına
beklenen bir rovanş
nerde ben de o şans
bitmiyor aydınlığı yıldırımların
gider gelir hep beni yakalar
yağmıyor kar,kapanmıyor girdaplar
yıprandı ağacı yaprağı
savuruyor umarsızca dağların sırtına
özgür bırak kendini fırtına
nefesine kokuna muhtaçken
karışmadan toza toprağa
yakala onu fırtına..

köşesonu

çalsın müzik bırak
korur karabasandan
inan ki boynundaki muskadan
inandım sanki bulanık rüyaya
istedim görmek desem
kaçtın ya korkak sen
dönüyoruz son köşebaşından
dans ediyor sanki
kin ve hüzün
tutturmuş bir ahenk
karanlık bulutların altındaki
renksiz yüzlerimiz
bırakalım eğlensinler
nerden geldiler
nereye gidiyorlar
kiralık bedenlerin amorti ruhları...

Nasib-i ziyan

ah nedir bu telaşın
yetişebilirim mi sandın
sen hep geç kaldın
ben ayyuka vardım
çırpınırken açıldı bağrım
mükemmel yaratım ararım
belki muğlak kararım
hep isyana adapla yalvarırım
aradım karaladım aradım
nasıl bir nasibe bağlandım
bu yalanlardan kaldım yalın
kalk uyan artık
kuşkulandığımız yere ziyana vardık...

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Demir kanat


Akşama gelmiş vakit
bugün tersinden kalkmış güneş
arama günahlarına bir eş
Artık vakti geldi
aç şimdi hediyeni
şaşkın gözlerine inmeden perde
bu bir kelebek kanatları demirden
onunla kaç alevlerden
duyduğun çığlıklar ürkütmesin
sen sadece sebepsin
dikkaet et düşersin
at sırtındaki çantayı
içinde var geçmişin
kelebeği takip et
renkler solmaya başlıyor
dağılıyor düzensizliğimiz
ağaçlar varıyor denize
korkma artık
gördüm kelebeği
bu büyük şölende
karanlığa gömülmeden...

18 Mayıs 2010 Salı

kor izleyici



yine bir oyun
yine sahnedesin
niye gelirim izlemeye
rüzgarından savrulan bir kor gibi
hep peşinde sessizce
arka koltuklardan birinde
nasıl olsa bakamazsın gözlerime
ihtiyacın var o sözlere
odaklan karanlık bir noktaya
başla rolünü oynamaya
ben bilirim bu gülüşleri
duymuştum bu sözleri
bana yazdğın küçük piyesten kalma
yine de her sonda alkışlarım seni
sıradan bir izleyici gibi...

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Fıstık Çamı


Al bunu sakla
Ya da göm toprağa
Bekle ya da benim kadar
Olur bir fidan


Yüreğindeki boğumu
Belki açar bu çam tohumu
Biraz zaman ver
Büyür koyduğun yerde
Mevsim gectikçe güçlenir

Bak bu çam
Korur seni kardan
Kışın beyaz bir şemsiye sana
Yazın gölgeden bir oda

Ne benim kaçamadğım yağmurdan
Ne de kendinden koruyamaz seni
Ama unutma sana bu tohumu vereni..

Elindeki küçük fıstık çamı
Benden daha iyi dayanır kuraklığa
En az benim kadar sever güneşi
her uyandığında sabah eşiğinde
bakarsın yapraklarıyla eksiksiz
bekler seni koca yeşil şemsiyesiyle...

16 Mayıs 2010 Pazar

sheir


Güneş yine kayıplarda
Gelirsin gri bulutlarla
Güneş varmadan hemen gidersin
Biraz ses biraz ışık
Yazılıyor yazıldı yazılmış
Bu kader yazılmış çamurdan
Dağılmasın yağmurlarından
Kaplamasın nefsinin rüyasını
Aslında sormalı aklına
Nefsin hiç mi titremedi korkudan
Hiç mi kükremedi isyanla
Şüphe etmezmisin bu gerçeklikten
Anla ki gerçekliğin bu ahengi
Sürüyor hiçliğin şarkısı gibi..

6 Mayıs 2010 Perşembe


Kanatlarımızın altında kırılan bu ağaç
Biz ona o bize muhtaç
Biraz umut tek ihtiyaç
Kaz aç şu toprağı aç
Bulutlar geliyor
Korkuyorsan durma kaç...
Ama kanatları yaralı
Uzanmış yerde
Kaçmak neye çare...

4 Mayıs 2010 Salı

renksiz


Seslerimiz üstüme dağılsa yine gök kubbeden
Son bir yağmur yağsa sen gitmeden
Tatlarımızı hatırlasam yutkunduğum yağmur damlalarında
Sen yine açarsın şemsiyeni
Ama bak bu doğan güneş yeni
Eski kokuları taşıyan rüzgarlar kadar
Son piyes bu aklım hatırlar
Bu senaryo bize dar zaman kadar
Etraf bir mavi bir yeşil
İçindeki sarı ister gülümser
Siyahlığın beni hep çeker...

13 Nisan 2010 Salı

Araf ta vals


dikkat et ,adımlarına uzaklaşma cennetten sen beni cehenneme itmeden bitirelim bu dansı......... dikkat et, saçlarını savurma fazla alevlere değmesin yüzüme...........
dikkat et, bakışlarına gözün cennette kalmasın günahlarımız fazla.........
dikkat et, umutsuzluğa kapılma bağışlanır belki bu isyana giden bi ileri bi geri adımlar............
dikkat et alma elma yapma sen de hata bakma kalabalığa
bırak siyahı dön sarıya kabullen yeşili konuş maviyle.........